Bu yazıyı yıllardır en çok karşılaştığım sorulardan birine cevap vermek için yazıyorum: "Satışçı olunur mu, doğulur mu?" "Satışçılığın ne kadarı doğuştan sahip olduğumuz özelliklerden, ne kadarı öğrenilebilen özelliklerden oluşur?"
Satışa ilk başladığım yıllarda okuduğum kaynaklarda 2 hakim görüş etkindi:
Satış sonradan öğrenilir ve uzmanlaşılır: Herkes satışçı olabilir, içinizdeki satışçıyı ortaya çıkarmak için bol bol eğitim almalı, yöntemleri ve yönergeleri uygulamalı, her fırsatta pratik yapmalısınız.
Satışın % 50'si doğuştan gelir, %50'si kazanılır: Bazı insanlar satış için gerekli yeteneklerle dünyaya gelirler; ikna becerisi, liderlik, etkileyicilik, savaşçılık gibi. Kimisi ise bu özelliklere sahip değildir. Doğuştan satışçı olanlar biraz yönlendirme ile harika satışçılara evrilebilirken, bu yeteneklerle doğmayanlar sadece standartlara ulaşabilirler.
Açıkçası ben kendimi ikinci görüşe yakın sayanlardandım. Ta ki insan doğasını daha fazla araştırıp okumaya başlayıncaya kadar. Yeni düşüncelerim ışığında bence 3. bir yol var:
"Herkes satışçı doğar"
Türümüzün dünyada ortaya çıkışını takip eden yıllarda hayatta kalmak için avlanmak ya da toplayıcılık yapmak zorundaydık. Bugün ise hayatta kalmak için çalışmak zorundayız. Düşünsenize; eski çağlarda protein açlığını bastırmak için ya avlanmalı ya da avlananlardan pay almalıydık. Şimdi ise para karşılığı satın almak zorundayız.
Yapılan her işin bir anlamda satış olduğunu biliyoruz; işçinin emeğini sattığını, hekimin bilgi ve becerisini sattığını. Satamayanların ise ne kadar bilgili ya da becerikli olsalar da zor zamanlar geçirdiğini artık her yerde görüyoruz.
Geçmişte avlanmak ve toplamak için, yani hayatta kalmak için kullandığımız tüm güdülerimiz ve becerilerimiz, onbinlerce yıldır genler sayesinde bizlere ulaştı. Bir taraftan baktığımızda ise, dünyanın hakim türü olarak hayatta kalmak konusunda en iyi özelliklere sahip olduğumuz bilimsel bir gerçeklik. Yeni çağda satmak hayatta kalmanın genel şartı olduğuna göre, evrenin hayatta kalma ustaları olarak, satışta da yeteneklerle bezeli olarak dünyaya geldiğimizi varsaymak hiç de zor değil.
Serinin 2. yazısında bu özellikleri aktarmaya çalışacağım.